son beğenilen tanımları genel istatistikler
Kafanda birikintiler Teker teker döküldüler...''*
Hem zor hem eğlenceli bir iştir bir kediyle yaşamak. Birden fazla kediyle yaşamayı ise tahmin bile edemiyorum. O kediciğe evini açmadan önce iyice düşüp taşınmalı insan o yüzden. Küçüklüğünden başlarsak: Bir kediyle yaşamanın ilk zorluğu tuvalet eğitimidir. Tuvalet kutusuna alıştırana kadar oraya buraya çişini yapma ihtimaline karşı hazırlıklı olmanız gerekir. Bu zaman diliminde birkaç kilo vermeniz işten bile değildir.. Pisicik her yerinden kalkışında siz de yerinizden fırlarsınız, çişini mi yapacak diye. Ortadan kaybolduğu zaman fıldır fıldır onu ararsınız, gene nereye ne yapıyor diye. Ama kutusuna bir alıştı mı, mutlu günler görmeniz yakın demektir. Daha sonra hala ufacık tefecik olan pisinizin oyun saatlerine alışmanız gerekir. Kediler içgüdüsel avlanma isteğinden dolayı * geceleri hoplayıp zıplamaya pek eğilimlidirler. Ve genellikle ayaklarınızı ve ellerinizi avlamaya çalışırlar. İşte bu noktada elinizin ve ayaklarınızın diş ve tırnak izleriyle dolu olmasını istemiyorsanız yapabileceğiniz tek bir şey var: Elinize yada ayağınıza atlayıp kemirmeye başladığında canınızın yandığını belli eden bir ses çıkarmak.. Sevgili pisiciğiniz uzuvlarınızı kemirmenin bir oyun olduğunu sandığı için onu sadece ittirmek yada yere koymak, oyun oynama isteğini daha da pekiştirir. Ama canınızın yandığını anlarsa o zaman işler değişir. Bu noktada tıpkı insanlar gibi kedilerin de karakterleri olduğundan bahsetmekte yarar var. Bazı kediler bu acı çektiğini anlatan sesi birkaç kere duyduğunda bir daha bunu tekrarlamaz. Ama bazı kediler bunu pek sallamıyorlar. Tıpkı insanlar gibi.. Bizde de yaptığı şeyin karşı tarafa zarar verdiğini düşünenler olduğu gibi, 'amaaan ben keyfime bakarım.' diye düşünenler de vardır. O yüzden kediyle yaşarken her şeye hazırlıklı olmakta fayda var. En sevimli kısmı eve girdiğiniz anda üzerinize atlayıp sevinç sesleri çıkarmasıdır. Bazen geç geldiğinizde de azarlaması.. Daha kapının önündeyken evin içinden bas bas bağırması.. Bir de eve başka biriyle birlikte geldiyseniz pisiciğin kıskançlık krizleri tadından yenmez. İlgi çekmek için elinden geleni yapar. Üstünüze atlar, aranıza oturur, hiç olmadı misafirinizin suratına bir sağ bir sol kroşe çakar. Misafir gidene kadar yapmadığını bırakmaz. Gittikten sonraysa zafer kazanmış komutan edasıyla bir o tarafa bir bu tarafa seyirtir, kızgın olup olmadığınızı anlamak için yan yan bakar, en sonunda da 13 saatlik uykusunu tamamlamak için kucağınıza kıvrılıverir. Bir de sürekli yeri değişen zulası var benimkinin. Etrafta bulduğu kalemleri, çakmakları oraya topluyor. En son kanepenin altıydı, yakalandı. Bu aralar pek sesi soluğu çıkmıyor, yerini henüz belirleyemedim. Hayvanlar mı sahiplerine benzer yoksa sahipleri mi hayvanlara bilemiyorum ama evime gelmesinden itibaren birkaç ay içinde birbirimize benzemeye başladık biz. Gelip kucağıma kıvrılınca benim de uykum geliyor, uyuyorum. Geceleri ben uyumayınca o da uyumuyor, beraber süt içiyoruz. Çok farklı bir şey bir kediyle yaşamak.. Elektrik süpürgesinin sesinden korktuğunu bilip, paniklemesin diye diğer odaya almak, saç kurutma makinesinin sesinden korktuğunu bilip diğer odaya bırakmak, cips paketinin sesinden korktuğunu bilip diğer odaya koymak..* Bunların yanında eve dönüşte markete uğrayıp kendime yiyecek bir şeyler alırken onu da düşünüp, 'kuru mamadan sıkılmıştır, değişiklik olsun' diyerek bir kutu ton balığını da sepete atıvermek..Hayatını yönetmesine izin vermek, kararlarını ona göre almak.. Tatile gittiğinde ‘acaba mamasını unuttular mı, suyu var mı?’ diye bin kere arayıp kontrol etmek. Hem çok zordur, hem çok eğlenceli.. Tıpkı hiç büyümeyen bir bebeğe sahip olmak gibi..
(bkz: yapma)
Karıncanın peşine minik depremler oluyor Yabanıl ot kokuları, sonra düşler, düşüyorum.. Puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli Sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde.. Burdayım sözümde, yanlışsa da bu istasyon Bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de Şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum Bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum.. Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın Ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler Burdayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi.. Unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran Kampana çalarken çöldeyiz o geniş çevrende Mısır'ı soyun diyordu Musa belleksizdir firavun Babil ve burası iki istasyon iki uzak nokta Belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik.. Düşler ve tarih inilecek son istasyon Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi Beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok.. (bkz: Ahmet Telli)
(bkz: aferin)
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=128761&cat=180&dt=2009/02/16
Adam üstünde takım elbise, elinde çantası işe gitmek için hazırdır. Kahvaltı masasından bir şey alıp ağzına atar, sonra sevgili eşine 'Akşama görüşürüz hayatım.' der. Tam kapı koluna elini uzattığı anda sevgili eşinden cevap gelir: -Bir şey unutmadın mı? Adam yüzünde gülümsemeyle geri döner ve eşine sarılıp usulca öper.
(bkz: bir ortam olarak arkadaş)
Rafet el Roman'dan gelsin: (bkz: beni affeder misin)*
Tdk'dan alıntılayarak: Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse.* sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |